Kırmızı Pazartesi-1

“Kırmızı Pazartesi” adlı romanı ile Nobel ödülü kazanan Márquez, romanın ilk cümlesinde kimin ne zaman öldürüleceğini (Santiago Nasar) açıklar. Garip olan ise bütün kasaba ahalisi hatta Polis Memuru bile cinayetin olacağını bilmesine rağmen hiç kimsenin Santiago’yu uyarmamasıdır.

Türkiye’de “lojistik sektörünün (Grup H, Ulaştırma ve Depolama)” hâletiruhiyesi de bu romana benziyor.
Yani herkesin bildiği ve gördüğü AMA olmasına engel olun(a)madığı bir durum yaşanıyor.
VEYA gerçekten bilinmiyor mu?

Görmeyenler veya bilmeyenler için lojistik sektörünün hâletiruhiyesi yani içinde bulunduğu durumu ve sorunları tekrar yazalım.

• Yurtdışından alınan “Kısa” ve “Uzun” vadeli kredi borçları, 2004 – 2017 arasında yıllık ortalama %234 ve %28 artıyor (özel sektörün geneli için %14 ve %17). Ayrıca “uzun” vadeli borçların %36,4’ü “sabit” faizlidir (özel sektörün geneli için %60).
• “Navlun geliri” ve “navlun gideri” dengesi (farkı), Türkiye’nin aleyhine gelişiyor. Bu fark, 1984’de (artı) 375 Milyon USD iken 2017 Ekim itibariyle (eksi) 1,8 Milyar TL’dir.
• İşler, ya excelde ya da “babadan kalma” kalma usulde takip ediliyor. ERP (%12,6), CRM (%13,5) ve lojistik (%7,6) yazılım kullanımı, çok düşüktür. Ayrıca lojistik sektörünün %99,5’ini oluşturan küçük (1-49 kişi) şirketlerin teknoloji altyapısı, zayıftır.
• Özellikle depolarda iş kazası ve ticari araçların (kamyonet, kamyon, çekici) karıştığı trafik kazaları (ölümlü, yaralanmalı), hızla artıyor.
• Hem istihdam, azalıyor hem de sigortalı sayısı, azalıyor (SGK kapsamındaki şirket sayısı 2008’e göre %85 artmasına rağmen şirket başına sigortalı sayısı, %17 azaldı). Ayrıca geçici sigortalı çalışan sayısı, daimî sigortalıdan daha fazla artıyor.
• Kurulan her 100 “şahıs” şirketinin, 36 tanesi ve her şirketin, 25 tanesi kapanıyor. Kurulan şirket sayısında azalma ve kapanan şirket sayısında artış eğilimi vardır.
• Lojistiğin hareketini sağlayan ticari araçların yatırımı, azalıyor.
• E-ticarette yaşanan sorunlar, en çok lojistik hareketlerle ilgilidir.
• Depo operasyonlarına yönelik dış kaynak kullanımı, gelişmiyor. Hatta şirketler, depolarını kendi yönetme eğilimine giriyor. Türkiye’de de birkaç örneği görüldüğü gibi özellikle e-ticaret ve perakende firmaları, kendi lojistik altyapısını kurmaya hazırlanıyor.
• Lojistik hizmet kullanan şirketlerin, beklediği faydalar (lojistik maliyet azalması, sipariş karşılama vb.), düşüyor.
• Lojistik işi, cazibesini kaybediyor ve gençler, lojistik işine yönelmek istemiyor.
• Şirketler, nitelikli çalışan bulmakta zorlanıyor ve depolarda personel devir hızı, çok yüksektir.
• Lojistik eğitimi veren yükseköğretim kurumlarında okuyan gençlerin lojistik ile ilgili gelecek hayalleri, gittikçe azalıyor. Öte yandan lojistik işi yapanlar, lojistik eğitimi veren yükseköğretim mezunlarının bilgi ve becerisinin yeterli olmadığını vurguluyor.
• Karayolunda ve depolamada yüksek rekabet ortamı olup hizmet kalitesi rekabeti yerine fiyat rekabeti yapılıyor.
• Taşınan yük ve TON-KM yani yük hareketi, azalıyor ve araçların %35-40’ı boş dolaşıyor.
• Çalışanlarına mesleki eğitim veren şirketlerin oranı, çok düşüktür. Ayrıca eğitimlerden beklenen kazanım, “iş odaklı” olup çalışanların “beceri” kazanımına az önem veriliyor.
• Depolama işkolunda “yabancı kontrolü” artıyor. Birçok lojistik şirketi ya yabancı ortak bulabilmek ya da şirketini yabancı firmalara satabilmek arayışındadır.
• Net satışların artışı, azalma eğilimi gösteriyor; her 100 şirketin 38’i zarar ediyor; “net kârlılık” (2008’de %2,16 ve 2016’da %0,34) düşüyor, “cari oran” (2008’de %161 ve 2016’da %118 ve depolamada %90) düşüyor ve likidite sorunu yaşanıyor, “alacak devir hızı (kez) (2008’de 10,73 ve 2016’da 6) düşüyor ve vade süresi, uzuyor. Ayrıca daha fazla kısa dönemli nakdi kredi kullanılıyor ve tasfiye edilen krediler, hızla artıyor.
• Yakıt oranındaki yüksek ÖTV oranı, karayolu navlun fiyatlarını olumsuz etkiliyor.
• Siparişler, olması gereken seviyenin altında seyrederken stoklar, olması gereken seviyenin üzerindedir. Ayrıca stokların yönetilmesinde “reaktif” tepki gösterilmiştir.

Bilmek, yetmiyor, önlemek de gerekir.

Aksi takdirde, her birimizin durumu Kırmızı Pazartesi’ndeki kasabalıların durumuna benzer.

Bilinen ve beklenen, gerçekleşir.

Saygılarımla

Kaynaklar
Özel Sektörün Yurtdışından Kısa ve Uzun Vadeli Kredi Borcu, 2004 – 2017 Ekim (TCMB)
Ödemeler Dengesi 1984 – 2017 Ekim (TCMB)
Girişimlerde Bilişim Teknolojileri Kullanımı (TÜİK),
İş Kazası ve Meslek Hastalığı (SGK), Karayolu Trafik Kazaları (TUİK), Trafik İstatistikleri (EGM)
Sigortalı Çalışan, 2008 – 2017 (SGK)
Kurulan ve Kapanan Şirket, Ocak 2010 – Kasım 2017 (TOBB)
Ağır Ticari Araçlar Derneği
Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması (TUİK)
3PL Study (CapGemini)
Attractiveness of the Sectors, 2017 (Randstad)
Sanayi ve Hizmet Sektörlerinde Yoğunlaşma (TUİK)
Trafik ve Ulaşım, 1976 – 2016 (KGM)
Girişimlerde Mesleki Eğitim (TUİK)
Yabancı Kontrollü Girişim (TUİK)
Sektör Bilançoları (2008 – 2016) ve Bankalar Birliği Risk Merkezi (TCMB)
İktisadi Yönelim Anketi ve Reel Kesim Güven Endeksi, 2007 Ocak – 2017 Aralık (TCMB)

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir